Hayata karşı bir çok güçlük karşısında dik duruşunuz çevreniz ve sosyal hayatınız için büyük bir önem taşımaktadır. Ankara travestileri yaşamlarının her alanında olduğu gibi yatak odalarında da özgüvenli davranmayı alışkanlık haline getirmişler. Cinsellikle ilgili travmalardan tutun da vücudunu beğenmeme, yeteri kadar tanıyamama ve stresli iş yaşamı gibi etkenlere kadar bir çok faktör yatak odasındaki hayatı tepeden tırnağa etkiliyor. Jinekoloji Uzmanı ve Cinsel Terapist Dr. Dilek Öcal, bu durumu şöyle değerlendiriyor: “Cinsel ilişki; kişilerin biyolojik, fizyolojik ve sosyal yönleriyle yaşadıkları bir birleşme. Özgüven ise bebeklik ve çocukluk çağlarında, hayatımızın neredeyse her alanında düşüncelerimizi, duygularımızı, seçimlerimizi ve davranışlarımızı etkileyen bir konu. Kişinin kendisini yeterli, değerli, sevilebilir hissetmesi, yürekli ve cesaretli olduğu konusunda olumlu duygular geliştirmesiyle ilgili. Bu bireyler hem kendisiyle hem de çevresindekilerle sevgi ve güvene dayalı ilişkiler kurma konusunda başarılı oluyor. Kendini sevme, tanıma konusunda yetersiz ve olumsuz düşünme alışkanlığında olan özgüvensiz kişiler ise cinsel hayatlarında yeterince tatmin duygusunu yaşayamıyor.” Cinsel yaşamda özgüvensizliği gidermeyle ilgili sorularımızın yanıtlarını Dr. Öcal’dan aldık.
Hangi koşullar yatağa özgüvensiz biçimde girmeye neden oluyor?
Cinsellik hakkında yeterince bilgi sahibi olmamak kadar, doğru olduğu sanılan bir sürü yanlış bilgi de kişilerin yatağa özgüvensiz girmesine yol açıyor. Kadın ve erkek bedenini yeterince tanımayan, kendisinin ve partnerinin ihtiyaçlarını tam olarak bilmeyen, bunları utanma duygusu nedeniyle soramayan ya da kendi ihtiyaçlarını söyleyemeyen kişiler, kendileri cinsel doyuma ulaşamadıkları gibi partnerlerine de yeterince zevk veremiyor. Performans endişesi yani başarısızlık korkusu, sonuca odaklanıp anın tadını çıkaramama alışkanlığı, yeterince sevildiğinden ve kendisine değer verildiğinden emin olamama, partnerine güvensizlik ve terk edilme korkusu yaşama, vücudunu çirkin bulma nedeniyle hissedilen yetersizlik duygusu da haz alıp vermeyi engelliyor. Daha önce cinsel bir deneyimi olmamak kadar, olumsuz deneyim yaşamak, partnerinin aşağılayıcı, destekten uzak, şiddet içeren ya da aşırı koruyucu davranışlarına maruz kalmak da cinsel hazzı yaşama açısından en büyük engel.
Modern, teknolojik ve iş temposu yüksek dünyanın hangi etkileri yatakta özgüvensiz ve isteksiz olmaya itiyor?
Uzun ve yorucu çalışma saatleri, yoğun trafik nedeniyle çok erken uyanıp, evden çıkmak, geç saatte dönmek, rekabetçi çalışma ortamının verdiği yorgunluk, uykusuzluk ve stres kişilerin cinsel hayatını olumsuz yönde etkiliyor. Sanal ortamlarda yapılan iletişim ruhsal olarak doyumlu bir duygu yaratmıyor. Çiftler bu şartlar altında birbirlerine daha az zaman ayırıyor ve cinsel yaşamlarını kısa zamanlara, hafta sonlarına ya da tatillere sıkıştırmaya çalışıyor. Sıklıkla cinselliklerinden vazgeçiyorlar. Stres, cinsel zevki yaşamanın önündeki en büyük engel. Çünkü cinsel istek ve uyarılma aşamasından orgazma kadar geçen süreçte kişinin zihninin dingin ve rahat olması gerekiyor. Uyumlu ve hazza dayalı bir cinsel ilişki çifti birbirine daha çok yaklaştırıyor.