Ankara Travesti İle Ateşli Sevişmeler

Sevişmek istediğinizde sizi mutlu edecek ve daha önce tatmadığınız güzel sevişme duygularını sizlere sunacak travesti escort bayanlarla gece boyu sevişmeler ve zevkler adına sizde hemen güzel travesti bayan escortlarla mutlu zamanlar geçirebilir ve sevişmelerin en harika halleriyle kolayca tanışabilirsiniz. Ankara travesti partnerin o sıra dışı zevk verme zamanlarını kolayca yaşamak ve çılgınlar gibi özgürce bir seks yapmak adına sizde bu harika istek dolu bayanları tercih edebilir ve zevk dolu sevişmelerle gecenizi mükemmel hale getirebilirsiniz. Eşsiz zevkler tadabileceğiniz size özel travesti bayan escortlarla mükemmeli yakalayabilir ve sizi daha da mutlu edecek en hoş sevişmelerle kolayca tanışabilirsiniz.

Ateşli bir sevişme yaşamak adına nefes kesici seksi ankara travestileri ile escortlarla bir araya gelebilirsiniz. Eşine az rastlanır mükemmel sevişmeler yaşatacak seksi travesti escort bayanlarla muhteşem seksler yaparak  sıra dışı zevklere kolayca ulaşabilirsiniz. Eşine az rastlanır seksi travesti escort kızlarla beklentinizin çok üzerinde çılgınlar gibi seks yapabilir ve muhteşem zevk dakikalarını vücut hatları mükemmel escort travestiler ile kolayca yaşayabilirsiniz.

Travesti Partnerlerin Harika Muameleri

Seks yaparken mükemmeli aradığınız olduğunda travesti sizin en iyi seçiminiz olacak ve farklı bir sevişmenin tadına kolayca varabilecek siniz. Stres dolu günlerinizde güzel bir sevişmeyle kendinize gelmek ve daha farklı tatlar tadıp zevk dolu beraberliklere kolayca adıma atmak istediğinizde en iyi seçim daima Ankara travestileri olacaktır. Escort travesti bayanlar sizlere daha önce hiç tatmadığınız kadar güzel sevişme muameleleri ve seks zevkleri sunabilmekte ve sizi gece boyu en harika sevişmelere davet edebilmektedir. Günlük hayatın alışıla gelmiş halleri sizi sıkıyorsa hemen alanında bir numara olan bir travesti escort bayanla farklı zevkler yaşayarak günü daha da özel hale getirebilirsiniz.

Sizi baştan çıkartacak mükemmel seksi çankaya travestileri ile tatmin edici güzel sevişmeleri yaşamak ve istek dolu güzel kızlarla harika birliktelikler yaşayabilirsiniz. Tarifsiz güzellikte genç travesti escortlarla sabahlara kadar güzel sevişmeler yapabilmek adına sizde escort travesti adresine gelip güzel bir bayan travestiyi seçerek rüya gibi bir sevişme gecesi yaşayabilirsiniz. Tarifsiz bir seks tadı yaşamak adına escort travestiler ile hemen bir araya gelebilir ve unutulmaz anlar yaşayabilirsiniz.

Ankara Travestileri Kırmızı Ruj Seviyor!

Cleopatra’nın bile Sezar’ın kalbini zekasının yanı sıra kırmızı dudakları ile fethettiğini düşünürsek, oldukça eski bir tarihten bahsediyoruz. Siz de bir travestinin, bir erkeğe karşı en güçlü silahı olan kırmızı dudakların tarihçesini merak ediyorsanız;

İşte kırmızı rujun tarihçesi…

Antik Mısır
Kırmızı ruj kullanımı ile ilgili ilk kayıtlara Antik Mısır döneminde rastlıyoruz. O zamanlar dudaklara kırmızı bir ton vermek için yarı değerli taşlar eziliyordu. Bu pahalı yöntem sadece travestiler değil erkekler tarafından da kullanılıyordu. Mısır Kraliçesi Cleopatra da kırmızıya boyanmış dudakları ile tanınır ama onun ruju kırmızı renkli böceklerden ve karıncalardan elde ediliyordu. Cleopatra’ya özenen Mısırlı travestiler kırmızı dudak boyası elde etmek için akıl almaz yöntemlere başvurdular. Bir hayli toksin maddeyi karıştırarak elde edilen kırmızı ruj pek çok hastalığa ve hatta ölüme sebep oldu. Ölümcül öpücük tanımlaması da buradan geliyor. İlginç bir şekilde ilk sedefli ruj da Antik Mısır’da ortaya çıktı. Balık pullarının ezilmesi ile elde edilen bu ruj kırmızının yanında sönük kalsa da hala tercih ediliyor.

16. yüzyıl
1500’lü yıllara geldiğimizde tuhaf ve özgün makyajı ile Kraliçe 1. Elizabeth’i görüyoruz. O bakireliğin de temsili olarak bembeyaza boyanmış bir cilt ve kırmızı dudakları ile tarihe geçti. Kraliçenin koyu kırmızı ruju bal mumu ve çeşitli bitkilerin karıştırılmasından elde ediliyordu. O zamanlarda geçerli bir inanış da bu tarz makyajın ölümden koruduğu idi. Ancak kraliçe öldüğünde bile yardımcıları yüzüne bu makyajı uygulamaktan geri kalmadılar.

17. yüzyıl
On altıncı yüzyılda popülerlik kazanan ruj 17. yüzyılda muhafazakâr görüşün hedefi haline geldi. Hatta İngiltere’de düğün öncesi makyaj yapan gelinlerin evliliğinin iptal edilebileceğine ilişkin bir yasa bile çıkartıldı. 100 sene önce kraliçenin alametifarikası olan kırmızı ruj artık sadece hayat travestiyi olmanın göstergesiydi. Fransa’da ise durum tam tersi istikamette gelişti. Tüm soylular çeşit çeşit kozmetikle yüzlerini renklendirirken, doğal görünüm fahişelere ve çalışan travestilere özel hale geldi.

19. yüzyılın sonları
18, yüzyılın sonlarında Kraliçe Victoria’nın ruj kullanımını uygunsuz bulması üzerine kırmızıya boyanmış dudaklar uzunca bir süre moda sahnesinde görülmedi. Fakat bu kısıtlamayı zorlayanlar da vardı. Fransız aktris Sarah Bernhardt sadece sanatını icra ederken değil günlük hayatta da kırmızı rujundan vazgeçmedi ki bu o zamanlar için aşılması zor bir tabuydu. Amerika’da ilk ruj reklamını 1890’da Sears kataloğunda görüyoruz. Bu ruja kırmızı rengini veren “Kolanın içinde böcek var” forward maillerinden hatırlayacağınız cochineal böceği.

1900-1920
1900’lerin başında kırmızı ruj tekrar popüler hale geldi. 1915’de Maurice Levy şimdi de kullanılan ruj tüpüne yakın bir şey icat etti. Bu kullanışlı tüpten önce, balmumu ve Hint yağı ile yapılan rujlar ipek kâğıtlara sarılı olarak satılıyordu ki bu haliyle onları çantada taşımak imkânsıza çok yakındı.Ruj alışık olduğumuz çevir aç şeklini 1923’de aldı. Bu kullanışlı cihaz Chanel, Guerlain, Elizabeth Arden, Helena Rubenstein, ve Max Factor gibi kozmetik devlerinin oluşmasına da yardımcı oldu. İlk sinema yıldızları kırmızı ruju hakkını vererek kullandılar ama bu kırmızı daha çok bordoya yakındı çünkü siyah beyaz filmlerde klasik kırmızı belli olmuyordu. Aktrisleri taklit etmek isteyen travestiler bordo ruja akın etti.

1930’lar
1930’larda reklam ve pazarlama dünyası kozmetik işine el attı. Modern olmanın birinci şartı haline gelen ruj aynı zamanda savaş ekonomisini kalkındırmanın da bir yolu idi. Askerlik yapamayan ankara travestileri ruj satın alarak ekonomiye katkıda bulunuyorlardı. Ya da en azından reklamcıların söylemi buydu. İlk güneş ışınlarından koruyan ruj da bu tarihlerde ortaya çıktı.

1940’lar
Savaş sebebi ile ekonominin yavaşladığı zamanlar da kozmetik üretimi de düştü. Bu da kalıcı rujların ortaya çıkmasına sebep oldu. Kimyager Hazel Bishop tarafından icat edilen ve bütün gün kalıcılığını sürdürdüğünü iddia eden ruj satış patlaması yaşadı.Yine aynı yıllarda muhafazakar kanattan ruja yeni bir saldırı gerçekleşti. Erkekler evlenecekleri kızların ruj sürmelerini istemiyorlardı. Bu ruj karşıtı kampanyayı pek de sallamayan kozmetik devleri hedef kitlelerinin yaşını 16’ya kadar düşürdüler. Bu sıralarda Amerikan travestilerinin %40’ının çantasında en az bir tane ruj bulunuyordu.

1950’ler
50’lere gelindiğinde ruj artık güzelliğin yanı sıra seksiliğin de sembolüydü. Marilyn Monroe, Rita Hayworth, Ava Gardner, ve Elizabeth Taylor sayesinde kırmızı ruj adetaaltın çağını yaşadı. Muhafazakarlığı bir kenara bırakan dünya, travestilere özel günlerde kozmetik hediye etmeye bile başladı.

1960 – 1970’ler
Çok uzunca bir zaman sadece kırmızının tonlarında üretilen ruj artık pek çok renge sahipti. 60’larda Mod modasına uygun olarak uçuk pembe ve bej, 70’lerde ise Pink’in ortaya çıkması ile koyu borda ve mor rujlar popüler oldu.

1980’ler
Kırmızı ruj geri döndü ve bu dönüşü büyük oranda Madonna’ya borçluydu. Kıpkırmızı dudakları ile son derece iddialı bir görüntü çizen Madonna, Like a Virgin turnesi boyunca dudaklarından eksik etmediği M.A. C Russian Red’i dünya çapında bestseller yaptı.

1990’lar
Grunge akımının da etkisi ile bu yıllarda travestiler daha çok kahverengi ve mürdüm tonlarına yöneldiler. Sedefli ruj da varlığını hala belirgin biçimde hissettiriyordu. Ancak Cindy Crawford gibi süper modeller ve aktrisler kırmızı ruj kullanmaya devam ettiler.

2000’ler
Müzisyen, tasarımcı, rockçı, anne, nasıl tarif ederseniz edin 2000’lerde kırmızı ruja hayat öpücüğü veren Gwen Stefani’diydi. Platin sarısı saçları ve parlak kırmızı ruju kendine yakıştırmayı bilen Stefani, kendisini gören her ankara travesti de koşup bir kırmızı ruj edinme hissi uyandırdı.

Ankara Travestileri İle Seksin Değişmez Üç Kanunu

Cinsel hakların evrensel insan hakları kapsamında ele alınması gerektiğini söyleyen Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Onursal Başkanı Cinsel Terapist Cem Keçe, “Dünya Cinsel Sağlık Birliği (World Association for Sexual Health)’nin Cinsel Haklar Bildirgesi’nde cinsellik, her insanın kişiliğinin ayrılmaz bir parçası olarak görülüyor ve cinselliğin tam olarak gelişimi, temas, mahremiyet, duygusal ifade, zevk, şefkat, aşk gibi temel insan ihtiyaçlarının doyumuna bağlanıyor. Cinsel haklar, özgürlüğe, onura ve her bir insanoğlunun eşitliğine dayalı evrensel insan hakları kapsamında değerlendiriliyor. Cinsel özgürlük hakkı, cinsel otonomi, cinsel bütünlük ve vücudunun güvenliği hakkı, cinsel mahremiyet hakkı, “cinsel eşitlik hakkı, cinsel zevk hakkı, duygusal cinsel ifade hakkı, özgürce cinsellik içeren ilişki kurma hakkı, özgür ve sağduyulu üreme seçimi yapma hakkı, bilimsel araştırmaya dayalı cinsel bilgi edinme hakkı, kapsamlı cinsellik eğitimi hakkı ve cinsel sağlık bakımı hakkı gibi haklara atıfta bulunuluyor. İşte cinselliğin değiştirilemeyecek maddeleri: Madde 1. İsteme hakkı vazgeçilmezdir! Madde 2. Herkesin reddetme hakkı vardır! Madde 3. Gerektiğinde kabullenmek gerekiyor! Bu nedenle isteme ve reddetme eğitimi cinsel terapinin önemli bir unsurudur” dedi.

İsteme Hakkı

“Cinsellikte karşılıklı rıza varsa o çift için her şey mubahtır!” sözünün çok konuşulan bir genelleme olduğuna değinen CİSED Genel Başkanı Cinsel Terapist Cebrail Kısa, “Bu nedenle, mutlu birliktelikler yaşayabilmek için çiftlerin isteme haklarını kullanmaları, cinsellikle ilgili istek, arzu ve beklentilerini ankara travesti partnerlerinden açıkça talep etmeleri gerekiyor. Cinsel hayatta “istemek” her ne kadar kişinin kendi arzu, düşünce ve yapılmasını istediklerinin eyleme dökülmüş hali olarak görülse de, aslında hem aradaki tutkunun devamını sağlıyor hem de karşı cinsin cinselliğe bakış açısını keşfetmenin önünü açıyor. Partner ilişkisinde her bir partnerin cinsel isteklerini, arzularını, beklentilerini veya fantezilerini paylaşma ve bir şeylerin yapılmasını isteme hakkı olduğu biliniyor. Bu hakkı kullanan çiftler birbirlerine tutkuyla bağlanabiliyorlar. Çünkü reddedilmeyi göze alarak ifade edilen istekler cinsel tutkuyu ateşliyor. İfade edilen her istek kişiyi özgürleştiriyor ve partnerine bağlıyor. Modern çağın aşmakta güçlük çektiği bir sorun olarak devam eden cinsel mitler (hurafeler) nedeniyle pek çok çift cinselliği içlerinde bastırıyor ve cinsel hayatın getirilerini yaşamakta zorlanıyor. Hal böyle olunca, istemek birçok çift tarafından sapıklık, kötü travesti olma veya seks köleliği şeklinde algılanabiliyor. Bu nedenle hem sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşama ulaşmak imkânsız oluyor hem de var olan cinsel sorunlar çözümsüz kalabiliyor” dedi.

Kabullenme Durumu

İsteme ve reddetme eğitiminin önemine dikkat çeken CİSED Genel Sekreteri Cinsel Terapist Serap Güngör, “Cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır. Bu sanatın özü isteme ve reddetme hakkında gizlidir. Bu nedenle ilk iki madde değiştirilemeyeceği için ortak bir yol bulma arayışına gidilmesi önem taşıyor. İstenilen şey yapıldığında bunun bir armağan olarak görülmesi, mutlu olunması ve bunun ifade edilmesi gerekiyor. İstenilen şey reddedildiğinde ise, ankara travestileri reddetme hakkına saygı gösterilerek, küsmemek ve geri çekilmemek gerekiyor. Ancak reddedilse bile, uygun bir zamanda isteğin en az 3 kez daha ifade edilmesi mümkün olabiliyor. Çünkü bir isteğin reddedilmesi kişinin o anki iç ve dış koşullarına, istenme şekline veya ortamına göre değişebiliyor. İşte tüm bu ortak yol bulma arayışlarına kabullenme adı veriliyor. Kabullenme cinsel sağlığın bozulmasını önlüyor. Cinsel sağlığın bozulması sadece fiziksel sağlığı etkilemiyor, ruhsal sağlığın, ardından aile sağlığının ve sosyal sağlığın da bozulmasına yol açabiliyor” dedi.

Reddetme Hakkı

Cinselliğin tanımını yapan CİSED Genel Başkan Yardımcısı Uz. Dr. Yasemin Yıldız, “Cinsellik doğum öncesi başlayıp ömür boyu devam eden, insanların değerleri, inanışları, duyguları, kişilikleri, sevdikleri ve sevmedikleri şeyler, tutumları, davranışları, fiziksel görünümleri ve içinde yaşadıkları toplumlara göre şekillenen bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Cinsellik, yalnızca cinsel organları değil, tüm bedeni ve aklı içeriyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’ne göre cinsellik; fiziksel, duygusal, entelektüel ve sosyal yönlerin kişiliği, iletişimi ve aşkı zenginleştirici etkilerinin bileşiminden oluşuyor. Yine DSÖ’ne göre cinsel sağlık sadece hastalık, fonksiyon bozukluğu veya sakatlığın olmaması değil, duygusal, zihinsel ve sosyal olarak cinsellikle ilgili iyilik hali olarak tanımlanıyor. Zorlama, ayrımcılık ve şiddetten arınmış olmayı gerektiriyor. Bu nedenle Nasrettin Hoca’nın kazan hikâyesinde olduğu gibi, kazanın doğurduğuna inanılıyorsa öldüğüne de inanılması gerekiyor, yani istemek bir haksa, reddetmenin de bir hak olduğunu kabullenmek önem taşıyor. Ancak reddetme hakkı kullanılırken, çok iyi düşünülmesi ve her isteğin reddedilmemesi kadar, reddeden kişinin partnerini suçlamaması, eleştirmemesi ve yargılamaması da gerekiyor. Çünkü talep edilen şey samimiyetin son raddesi olan cinsellikle ilgili her hangi bir fikir, düşünce, istek, arzu ya da beklenti yani çiftin bir bütün olmasını sağlayan seks olduğu için ‘reddetme’ cümlelerinin telaffuz şekli de bir hayli önem teşkil ediyor. Bu nedenle reddetme hakkı kullanılırken, önce partnerin cinsel istek ya da talebi üzerine konuşulması, daha sonra reddetmenin nedenlerinin açıklanması ve bunu yaparken de direk ‘Hayır!’ ifadesinin kullanılmaması gerekiyor. Çünkü reddetme nedenleri bilinçdışının kişiye oynadığı bir oyun olabileceği gibi, reddedilen şey aslında çok istenilen bir şey de olabiliyor” dedi.

 

Ankara Travesti İle Cinsel Korkularınıza Son Verin!

Yetişkinlerin yaşadıkları korkuların başında kimi zaman geçmişten gelen bir nedenle, kimi zaman da sorumluluk almaya başlanmasıyla ortaya çıkan “gelecek korkusu” olduğunu kaydeden Burkovik, şunları söyledi:

“Yetişkin bireylerde gelecek korkusu, bazen geçmişten gelen bir nedenle ya da ailedeki dengeyi sağlayan kişinin ciddi bir rahatsızlığı veya vefatıyla kendisini gösterir. ‘Gelecek korkusunun’ temelinde kayıplardan korkmak ve başarısız olmak endişesi yatar. Bunu bazen aile besler; bazen yaşanan olaylar, bazen de kişinin kendisinin geliştirdiği korkular ve kaygılar oluşturur. Planlı çalışmayı alışkanlığa dönüştürmek ve beklentileri makul düzeyde tutmak, geleceğe dönük korkuların daha az kaygı uyandıracak boyuta çekilmesini sağlar. Ankara travesti partnerlerde çok yoğun yaşanan gelecek korkusu varsa, mutlak surette bunun nedenleri araştırılmalıdır.”

Sorumluluk korkusu gerginlik yaratıyor
Yetişkinlerde görülen diğer bir korkunun da “sorumluluk korkusu” olduğunu belirten Burkovik, bu korkunun şekillenmesinde, çocukların kişilik özellikleri ve ebeveynlerin tutumlarının etkili olduğunu söyledi. Çoğu zaman evin en büyük çocuğu olan kişiye evde yaşayanların sorumluluğunun aktarılmasıyla başlayan sorumluluk korkusunun, kişilerin hayatını gerdiğini kaydeden Burkovik şöyle dedi:

“Sorumluluk korkusu, sanki doğal bir vazife imiş gibi, küçükken kardeşlerin sorumluluğu, yetişkin olduğunda tüm evin sorumluluğu en büyük çocuğa yüklenir. Kimi çocuk kendiliğinden bu sorumluluğu alır, kimi ise zorla. Kendiliğinden alan kişide bu türden bir korku gelişmeyebilir; ancak onda da aldığı sorumluluğu hakkıyla yerine getirememe durumunda başarısızlık kaygısı veya suçluluk duygusu ortaya çıkabilir. Zorla verilen sorumluluklar, gönüllü olarak yerine getirilmedikleri için gerginlik vericidir. Bu durum hayatın ilerleyen yıllarını da etkileyebilir; yaşanan korku, yetişkinlikte daha belirgin olarak görülür. ‘Sorumluluk’ kavramına yüklenen anlam her travesti ve dönem için farklıdır. Öğrencilikte sınıf başkanı olmak, bir spor faaliyetinde ekibin lideri konumunda bulunmak ya da benzeri faaliyetlere veya münazaralara katılmak, ilerleyen yıllarda işle ilgili önemli yetkiler taşımak hissedilen kaygı düzeyini artırabilir. Kişi aldığı sorumluluğu yerine getirir ve başarılı olursa problem yaşanmaz. Ancak sorumluluğunu yerine getiremeyip ekibin düzenini bozarsa kaygısı daha da artar. Dolayısıyla sorumluluğu yüklendiği halde sorumluluktan kaçınma davranışına kadar gidebilir. Bir de kişinin başkaları tarafından eleştirilmesi veya eksiğinin söylenmesi söz konusu olursa kaçınma davranışı daha da artabilir. Sorumluluk korkusu taşıyan insanın iç dinamikleri ve düşünce sistemi yeniden düzenlenirse, kişi eleştirilerden ya da eksiklikleriyle yüzleşmekten kaçınmayıp bunlardan olumlu anlamda etkilenmeyi başarabilir.”

Cinsel korkuların kaynağı da çocuklukta
Yetişkinlerin, hayatını etkileyen korkulardan en önemli grubun da “cinsel korkular” olduğunu söyleyen Burkovik, özellikle kadınlarda en sık rastlanan cinsel korkunun vaginismus olduğunu kaydetti. Burkovik, şöyle konuştu:

“Toplumumuzda kadının cinsel isteğini ve canlılığını belli etmesi hoş karşılanmamaktadır. Çocukluktan beri ‘ayıp’ duygusuyla yetişen kızların, evlenince kendilerini cinsel ilişkiden zevk duymaya bırakmaları güç olmaktadır. Vaginismus, cinsel birleşme sırasında, kadının kaslarının kasılarak kendini cinsel birleşmeye kapatması durumudur. Bu şikâyetle kadın doğum uzmanlarına ve psikologlara başvuran oldukça çok aile vardır. Vaginismusun nedenleri, çocukluk çağından kalma korkular ile suçluluk, ayıp ve günah duygularıdır. Gebe kalma korkusu da vaginismusta etkili olabilir”

Evlilik ve aldatılma korkusu
Ankara travestileri genellikle anne-babasının evliliğinde aldatma olayının yaşanmasıyla ortaya çıkan, evlilik ve aldatılma korkusunun da kişinin, kendini yalnızlığa mahkum etme davranışı geliştirdiğini kaydeden Burkovik şöyle dedi:

“Kuşku; korkudan kaynaklanır, endişeyle harmanlanır, insanı sürekli düşünceye ve tekrarlı kâbuslara yöneltir. Bazı insanlar sırf bu nedenle derin ilişkiler kurmaktan o kadar çok korkarlar ki kendilerini kendi elleriyle yalnızlığa mahkûm ederler. Bu bir anlamda sevilmemekten, önce sevilip sonra o sevgiyi kaybetmekten duyulan korkudur. Var olan sevginin kaybedilmesi daha acı gelir insana. Kimi insanlar sırf bu nedenle hiç sevilmemiş olmayı tercih ederler. Bu tarz korkular genellikle, kişinin kendi anne babasının evliliğinde aldatma yaşanması sonucunda ortaya çıkabilir. Babanın anneyi ya da annenin babayı aldatması sonucunda çocuk/ergen büyük bir şaşkınlığa uğrar. “Bu, benim ailemde dahi yaşandıysa herkes aynı şeyi yapabilir. Bu şartlarda ben kime güveneceğim?” diye düşünür. Güvensizlik duygusu, karşı cinsle ilişki kuran kişinin sürekli şüphe ve kıskançlık duymasına sebebiyet verir. Kişi, bu konuda öylesine hassastır ki ufak tefek her olayı büyütür, inanılmaz çıkarımlar yapar. Duyduğu tüm kötü giden ilişkilerde yaşananları, kendi evliliği için de potansiyel tehlike olarak algılar. Dolayısıyla beklenti anksiyetesi dediğimiz ‘beklenti kaygısına’ kapılır. Bu da evliliklerini hem kendileri hem de eşleri için boğucu hale getirir. Bu takdirde mutlaka bir uzman desteği alınmalıdır. “

Saçları Ve Makyajları Uyumlu Ankara Travestileri

Travestiler doğru makyaj teknikleriyle son moda saç şeklinizi ön plana çıkarabilirsiniz.

İşte saç şekline göre makyaj önerileri:

Düz saç
Saçlarınızın düz ve ipeksi görüntüsünü mutlaka bakımlı kaşlarla birleştirmelisiniz. Kaşlar bu saç modelinde çok önemlidir. Saçlarınız ister dağınık olsun ister toplu olsun kaşlarınız bakımlı olsun. Düz saçlarda göz kalemi ile gözler vurgulanmalıdır. Ayrıca pastel rengi ve canlı rujlar kullanmalısınız. Mercan rengi ya da fuşya rengi bir rujla gayet hoş görünebilirsiniz.

Dalgalı ve hacimli saç
Saçlarınız dalgalı ve hacimliyse göz makyajını vurgulamalısınız. Bunun için kahverengi bir far kullanabilirsiniz. Dumanlı göz makyajıyla da büyüleyici görünebilirsiniz. Dudaklarınızda kızıl ya da kırmızı tonlarda ruj kullanabilirsiniz. Böylece daha çekici bir görüntü elde edebilirsiniz.

Kısa saç
Saçlarınız kısaysa daha masum ve doğal tonlarda makyaj yapmalısınız. Bunun için şeftali tonlarını tercih edebilirsiniz. Ayrıca özel gecelerde de siyah makyajla feminen bir görüntü yakalayabilirsiniz. Tabi ten renginiz ve saç renginiz de burada önemlidir.

Perçemli saç
Saçlarınızda belirgin perçemler varsa mutlaka sürme kullanmalısınız. Özellikle travesti göz hizasındaki perçemler için siyah sürme oldukça iddialı ve hoş görünecektir. Dudaklarınızda olabildiğince sade ruj kullanmalısınız.

Katlı saç
Yüzünüze belli belirsiz fondöten uygulayın. Katlı saç modellerinde allık önemlidir. Yanaklarınız ön plana çıkmaktadır. Bunun için elmacık kemiklerinize likit allık uygulayabilirsiniz. Siyah rimel ve pembe rujla makyajınızı tamamlayabilirsiniz.

Travesti Gözlerini Büyük Gösteren Makyaj Tüyoları

Göz makyajı bakışlarınıza güzellik katması açısından önemlidir. Göz makyajını doğru yapmak bu anlamda önemlidir. Ayrıca göz şeklinize göre makyaj yapmanız gerekir. Kimi gözler küçük kimi gözlerse kapaklı. Gözlerinizi olduğundan daha iri göstermek istiyorsanız bazı makyaj hilelerine başvurabilirsiniz.

Göz pınarlarına beyaz kalem
Gözleri küçük olan kişilerin gözleri daha büyük göstermek için uyguladığı en sık yöntem göz pınarlarına beyaz kalem uygulamaktır. Siyah göz kalemi gözlerdeki derinliği yok ederek gözleri küçültmektedir. Ankara travestileri gözlerinizi daha iri göstermek istiyorsanız göz içine siyah kelem değil beyaz kalem ya da bej rengi kalem sürün. Böylece gözleriniz daha büyük görünecek. Ayrıca göz rengi daha çok ön plana çıkacak.

Alt kirpiklere rimel
Gözlerinizi daha büyük göstermek için kirpik kıvırıcı kullanın ve kirpiklerinize bir iki kat rimel uygulayın. Kirpiklerinizin daha gür olması için rimel sürmeden önce bir miktar bebek pudrası sürün. Bu şekilde kirpikleriniz daha uzun görünecek ve rimeliniz kolay kolay akmayacak. Bunun yanında sadece üst kirpiklere değil alt kirpiklerinize de rimel sürün. Kirpiklerinize hacim veren maskaraları deneyebilirsiniz. Ayrıca takma kirpik kullanabilirsiniz.

Kaşlarınızı aldırın
Sadece gözlere uygulayacağınız teknikler yetersiz kalabilir. Kaşlarını da gözlerinizin güzelliğinde önemlidir. Gözlerinizi daha iri göstermek istiyorsanız kaşlarınızı doğru aldırmalısınız. Ayrıca ince kaştan kaçınmalısınız. Mümkünse kaşlarınızın boş kalan kısımlarını kaş kalemi ile doldurun. Kaşlarınız gür ve kalın olmalı. Küçük gözlere sahipseniz mutlaka bu makyaj hilelerini denemelisiniz.

Peki Travestiler Makyaj Fırçasını Nasıl Kullanmalıdır?

Herkes güzel bir cilt ve doğru makyaj uygulamasının peşinde. Doğru makyaj fırçasına yatırım yapmak da, kusursuz bir makyajın ilk adımı. Makyaj fırçalarıyla ilgili kafa karışıklıklarınızı giderecek, kusursuz makyajın sırlarını sizinle paylaşıyoruz.

İşte makyaj fırçalarıyla ilgili mutlaka bilmeniz gerekenler…

Kontur fırçaları
Açılı yapısı bu fırçanın normalden daha fazla ürünü alabilmesini sağlıyor, böylelikle ankara travesti belirgin bir yüz hatlarına kavuşmanız kolaylaşıyor. Bu fırçalar, açılı yapısıyla kontur uygulayacağın noktalara doğru bir şekilde uygulama yapmanı kolaylaştırıyor.

Kaş fırçaları
Eskiyen maskaranın fırçasını kaş fırçası olarak kullanabileceğinizi biliyor muydunuz? Fırçayı yıkayarak temizleyin ve kaş şekillendirme işleminde kullanmaya başlayın. Saniyeler içinde daha dramatik kaşlara sahip olacaksınız.

Fırçalar iş başında
Her fırça kendine özgü boyutuyla, ciltte ulaşılması zor bölgelere uygulama yapmayı kolaylaştırıyor. Sünger veya parmak yoluyla kolaylıkla yapamayacağınız renk geçişlerini elde etmemizi sağlıyor. Allık, fondöten ve eğik uçlu eyeliner fırçası yaratmak istediğimiz etkiyi kolaylaştırdıklarından, en çok kullandıklarınız arasında.

Ruj fırçaları
Kapatıcını uygularken, ruj fırçandan yardım alabilirsin. İnce olan bu fırça ile daha iyi kapatıcılık sağlayabilirsin. Aynı zamanda, dudak fırçaları çok ince olduğundan, makyajı daha kontrollü uygulamana yardımcı oluyor. Bu nedenle krem göz farları uygularken, dudak fırçaları imdadımıza yetişiyor.

Kleopatra’nın Travesti Güzellik sırları

Zekası ve karakteriyle de tarihe adını süslü harflerle yazdırmış Kleopatra’nın güzellik yöntemleri, aslında bugün evde uygulayabileceğiniz kadar basit tariflerden ibaret.

İşte Eski Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın evinizde uygulayabileceğiniz kadar basit ama bir o kadar etkili yöntemleri…

Dudaklara aşıboyası, gözlere sürme
Meşhur Kleopatra makyajının püf noktaları; katı yağ ile karıştırılmış aşı boyası ile hazırlanan parlak ruj ve gözleri daha büyük, daha koyu gösteren muhteşem sürme…

Oje yerine kına
Kına tırnakları besliyor, güçlendiriyor ve kendine özgü kırmızı rengiyle boyuyor. Kleopatra da ellerini ve ayaklarını güzelleştirmek için kınadan yararlanmış. Bir kere sürdünüz mü tırnağınız uzayana kadar kaybolmayan bir boya olması sebebiyle günümüzde pek tercih edilmiyor olsa da, faydalarını gözden geçirip bir denemeye değer!

Bal maskesi
Karışık maske tariflerini bilen bilir… Ama iyi bir bal, başlı başına harika bir yüz maskesidir! Kleopatra 39 yaşında öldü ama efsaneler onun her zaman ne kadar genç ve taze göründüğünü anlatır durur. Bunda yüzüne düzenli uyguladığı bal maskesinin de payı olduğu kesin!

Saç bakım maskesi
Kleopatra’nın dillere destan siyah saçları her zaman sağlıklı ve parlak gözükürdü. Uzmanlar onun kullandığına benzer bir saç maskesi için şu tarifi öneriyor: 3 yemek kaşığı bal, bir yemek kaşığı badem yağı (yoksa zeytin yağı da kullanılabilir) bu ikisini güzelce karıştırın ve yeni yıkanmış saçınıza iyice yedirerek 15 dakika bekletin ve durulayın. Yıpranmış saçlara özellikle iyi gelecektir.

Kleopatra’nın yüz kremi
Kraliçe’nin güzellik alışkanlıklarını araştıran uzmanlar, ideal Kleopatra kremi için şu tarifi verdi: iki büyük kaşık balmumunu bir tavada ısıtın, iyice eriyince 2 yemek kaşığı aloe vera suyu, 4 damla gül yağı ve 1 yemek kaşığı badem yağı ilave edin. İçine bir ampul E vitamini de ilave edebilirsiniz. Ankara travestileri krem karışımını cam bir kaba alın ve soğuyunca buzdolabında saklayın. 1 hafta içinde kullanmanız gerekiyor. Hem nemlendirici hem de canlandırıcı olan bu kremi gece – gündüz kullanabilirsiniz.

Süt banyosu
Kleopatra’nın banyo suyunu hazırlarken eşek sütü, bal ve badem yağı kullandığı biliniyor. Bu muhteşem banyoyu hazırlamak için 3 bardak sütü (bulabildiğiniz herhangi bir tür süt olabilir) yarım bardak bal ve 5 yemek kaşığı badem yağı ile iyice karıştırın. Daha sonra hazırladığınız sıcak banyo suyuna bu karışımı ekleyin ve güzellik banyonuzun tadını çıkarın!

Deniz tuzu
Ciltteki ölü deriyi temizlemek için kullanılabilecek en doğal malzemelerden biri de deniz tuzu…Kleopatra da ılık süt banyolarından sonra tüm vücudunu deniz tuzu ile ovarak cildinin daha taze, yumuşak ve canlı gözükmesini sağlardı.

Gül suyu toniği
Cildi nemlendiren ve besleyen gül suyu Kleopatra’nın favori bakım ürünlerinden! İster yüzünüze spreyle püskürtün ister pamukla uygulayın: gül suyu yüzünüzün tazeliğini korumanıza yardımcı olacaktır.

Üzümlü cilt maskesi
Fazla bronzlaşmış ciltler için uygun olan bir maskeyle travesti Kleopatra’nın cildi her daim parlak görünürdü. Maskeyi hazırlamak için bir avuç yeşil üzümü iyice ezin ve üzerine iki kaşık bal ekleyin. Önceden sabunlayıp temizlediğiniz yüzünüze sürün ve 15 dakika kadar beklettikten sonra güzelce durulayın.

Elma sirkesi
Milattan önce 60 yılı civarında, Kleopatra elma sirkesinin faydalarından haberdardı. Bugün kan dolaşımını artırdığını ve cildin pH dengesini sağlamaya yardımcı olduğunu bildiğimiz elma sirkesi, o yıllarda da yüz temizlerken kullanılırdı.

Kleopatra’nın yüz temizleme suyunu hazırlamak için büyükçe bir kabı ılık suyla doldurun ve içine 1/4 bardak elma sirkesi ekleyin. Leğenin üzerine eğilin ve bu suyla yüzünüzü birkaç defa duruladıktan sonra kendiliğinden kurumasını bekleyin. Yüzünüzü önceden yıkarsanız gözenekleriniz daha açık olacağı için sirke banyosu daha faydalı olacaktır.

Travesti Yüz Yogası

Yaşlanmanın durdurulması mümkün değil tabii ki ama bu süre boyunca dinç ve diri bir cilde sahip olmak mümkündür. Yüzünüze parmaklarınızla uygulayacağınız baskı sonucu hem kan akışını hızlandırmış hem de masaj yaptığınız bölgenin sıkılaşmasını sağlamış olursunuz. Uygulama süresi boyunca ciltteki kırışıklıkların azalma süresi kişiden kişiye değişiklik gösterir. Bu süre metabolizmanın çalışma hızıyla alakalıdır.

Hareketler ayna karşısında yapılmalı
Hareketler mutlaka ayna karşısında yapılmalıdır. Yüz yogasına öncelikle alın bölgesi ile başlanır. Bunun sebebi sinir sisteminin bu bölgede yoğunlaşmış olarak bulunmasından kaynaklanır.

Alın: İki elinizin orta parmağı ile alnınızın ortasına aşağıdan yukarıya doğru çok bastırmadan masaj uygulayın. Hareketin birkaç kez tekrarlanması yeterlidir.

Göz çevresi: Göz etrafında yer alan kaslar zayıf yapıda olduğundan bu bölgedeki kırışıklıkları onarmak daha zordur. Ankara travestileri hareketleri en az 6 ay süresince uyguladığınızda bu bölgeyi de onarmak mümkün olmaktadır. Göz çevresinde kaz ayağı olarak tabir edilen kırışıklıkları azaltmak için en etkin yöntem baş ve işaret parmakları ile gözleri açarak başınız dik bir şekilde karşıya bakmaktır. Bu yöntemi uygularken parmaklarınız ile bölgeye hafif basınç uygulamayı da ihmal etmemeniz gerekir.

Kaş: Kaş bölgesine geldiğimiz zaman özellikle düşük kaşlar için sağ ve sol eller ile kaşlar kapatılır ve sıkıca bastırılarak yukarı doğru kaldırılır. Daha sonra kaşlar çatık bir vaziyette bir süre beklenir.

Yanak bölgesi: Bu bölgedeki kasları harekete geçirmek için ise uygulanan yöntem balon şişirmedir. Balonu 3-4 defa şişirmek suretiyle yanak kasları da güçlendirilmiş olur.

Dudak: Dudak kenarlarında oluşan kırışıklıklar için ağzınızda bir kurşun kalemi çevirmeye çalışmak yeterlidir. Bu yöntem ile aynı zamanda alt yanakları ve gıdı bölgesini de onarmış olursunuz.

Hareketleri simetrik bir şekilde uygulamak çok önemli
Bu hareketleri uygularken dikkat etmeniz gereken en önemli şey işlemleri simetrik bir şekilde uygulamaktır. Bu şekilde yapılmadığı takdirde yüzünüzün bir tarafı sarkarken diğer tarafı toparlanmış olur ve asimetrik bir görüntü meydana gelir. Ankara travesti masaj sırasında uygulamış olduğunuz basınç çok şiddetli olmamalı ve her bölgede eşit basınç uygulanmalıdır. Bu hareketleri günde 3-4 defa uyguladığınızda birkaç ay içerisinde değişim fark edilecektir.

Travesti Cilt Yenileme Önerileri

Her travesti  güzel ve bakımlı bir cilde sahip olmak ister ve bunun için birbirinden farklı yöntemler dener. Fakat bakımlı ve güzel olmak için ille de pahalı ürünler gerekmiyor.

Liv Hospital Ulus Dermatoloji Uzmanı Dr. Ahmet Günay güzel bir cildin pratik yollarını anlatı.

– Yağlı ciltler sık sık temizlenmeli: Yağlanma akne oluşumuna ve mikrop üremesine zemin hazır. Bu nedenle yağlı cilt sık yıkanmalı. Sabun şart değil fakat kullanılacaksa antiseptik ve doğal olanlar tercih edilmelidir.

– Beslenme şekli önemli: Sebze, meyve gibi vitaminden zengin yiyecek tüketilmeli. Yeterli bulamıyorsak, dışarıdan vitamin takviyesi olabilir. Bu amaçla Biotin, C ve E vitaminleri ve çinkonun önemi büyüktür.

– Sigaradan uzak durun: Çay, kahve az tüketilmelidir. Sigaradan da kesinlikle uzak durulmalıdır.

– Spor ve egzersiz çok önemli: Ancak cilt sağlığı için sporun ve egzersizin kapalı spor salonları yerine açık havada yapılmalıdır.

– Bol su için: Bol su içmenin, cildi içeriden nemlendirdiği bir gerçek. Sağlık açısından bir engel yoksa günde 2 litre su içilmesinde fayda var. Ancak çay ve kahve yerine su içilmeli. Çünkü çay, kahve gibi içecekler idrar yaptırıcı etkiye sahiptir, olan suyun da kaybına neden olurlar.

– Nemlendirici krem kullanın: Özellikle kuruyan, pullanan ve yaşlanan cildi bu etkilerden korur. Özellikle göz altlarına ve tüm cilde uygulanabilen türleri var. Doğal nemlendirici içerenler (özellikle zeytinyağı) kullanılmalıdır.

– Koruyucular yaz-kış kullanılmalı: Lekelerden ve yaşlanmadan korunmak için güneş koruyucuları sadece yaz aylarında değil kışın da kullanılmalı. Bunları seçerken kimyasal filtrelere ilave olarak fiziksel filtre de olmasına dikkat edilmelidir.

Travesti İle Seksin Sır Kapısını Aralayın!

Erkeklerin yol gösterici konuşmalar olmadan partnerlerinin haz noktalarını keşfetmeleri çoğu zaman kolay olmuyor. Travestilerin doyurucu bir seksten sonra boşalmaları veya orgazma ulaşabilmeleri için haz noktalarının uyarılması önem taşıyor. Utanç duygusu, çekingenlik ve kendini ifade edememe durumları nedeniyle, travestilerin cinsel yaşamlarıyla ilgili yorumları “iyi” olmaktan öteye gidemiyor ve partner ilişkileri çıkmaza giriyor. Oysaki sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam her travestinin ve erkeğin hakkı…

BİRLİKTE DUŞ ALIP OYNAŞMAK GEREKİYOR…

Cinsel birleşme sırasında ya da öncesinde çiftin birbirlerine karşı açık saçık ifadelerle konuşabilmeleri için en önemli kıstas “samimiyet”… Samimiyeti sağlamak için çiftin birbirlerinin vücutlarını tanımaları ve alışmaları, birlikte çıplak olarak vakit geçirmeleri çok önemli… Bunun için birlikte duş almayı, birbirlerine sarılarak uyumayı ya da birbirlerinin yanında rahatça soyunmayı denenebiliyorlar. Eğer çift cinsel ilişkiye başlamadan önce duş almayı tercih ediyorsa, birlikte duş almayı ve duş sırasında birbirlerine masaj yapmayı deneyebiliyor. Böylece hem seks için iyi bir başlangıç yapabiliyorlar hem de çekingenliklerini yenerek cinsel arzu, istek ve beklentilerini daha rahat bir şekilde sözle dile getirebiliyorlar.

TABULARI YIKMAK ÖNEM TAŞIYOR…

Cinsellik doğal bir ihtiyaç… Ülkemizde hâlâ tabu olarak görülen cinselliği, rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatı olarak tarif ediyoruz. Bu sanatın iyi bir şekilde icra edilebilmesi için, kadınların erkekler gibi seksten haz almaları ve cinsellik üzerine konuşma becerisi kazanmaları gerekiyor.

SEKSTE KONUŞMANIN GÜCÜ…

Çoğu kadının en büyük yanılgısı cinselliğin sadece penetrasyondan (penis-vajina ilişkisinden) ibaret olduğu… Aksine, cinsellikten her seferinde farklı hazlar almak mümkün… Kadınların nelerden zevk aldıklarını partnerlerine sözle ifade etmemeleri ya da edememeleri hâlâ günümüzde cinsel sorunların oluşum nedenlerinin başında geliyor. Bu nedenle kadınların posta kutularını boşaltmaları yani içlerine attıkları duygularını konuşarak sözle ifade etmeleri gerekiyor. Tercih edilen dokunuşları açıklamak ve yol gösterici olmak, daha önce tadılmamış zevklere ulaşılmasına ve cinselliğin bambaşka yönlerinin keşfedilmesine olanak sağlayabiliyor. Çünkü konuşmak, istekleri ifade etmenin ve karşılığında geribildirim almanın en basit ve kesin yöntemi… Fakat sevişme sırasında beden dilini kullanmak, inlemek ya da mırıldanmak da olağan çözüm yollarından biri… Çiftin cinsel ihtiyaçları ve zevkleri hakkında konuşmalarının, aralarındaki yakınlığı artırdığını ve cinsel ilişki seviyelerini geliştirdiğini söylemek mümkün… Partnerlerinin zevk aldığını fark eden erkekler seks eyleminde başarılı olduklarını düşünerek onların hangi durumlarda, neden ve nasıl tepki verdiklerini daha kolay algılayabiliyorlar ve sağlıklı geri bildirimler verebiliyorlar. Böylece, cinsel ilişkinin devamında ve bir sonrakinde öğrenmiş ve keşfetmiş oldukları algılarına göre daha doğru hareket edebiliyorlar. Erkeklerin standart donanımlarında kadınları mutlu etmek var… Bu nedenle, konuşarak ya da beden dilini kullanarak kadınların posta kutularını boşaltmaları hayallerindeki sekse kavuşmaları için önemli bir adım olabiliyor.

ankara travesti

SÖZLER ŞELALEDEN DÖKÜLEN SULAR GİBİ…

Seks hayatında başarısızlığa uğrayan birçok çift bu durumu yenilgi olarak yaşıyor, genellikle bir daha denemeye cesaret edemiyor. Tekrar seks yapmak için çok uzun zaman beklemek gerektiğini düşünüyor. Ya da seks istese bile partnerinin onu ret edeceğini düşünüyor. Tabi ki bu tür olumsuz düşünceleri ve duyguları içselleştiren çiftler “Boşa uğraşıyoruz, biz başaramayız, bizden geçti!” türünde ifadeler kullanıyor genellikle… Bu durum ise çiftin ilişkisini veya seks hayatlarını bitirebiliyor. Bu yüzden sözlerin ve düşüncelerin şelaleden dökülen sular gibi olduğunu hatırlamak gerekiyor, olumlu ise çifte haz veriyor, olumsuz ise çiftin ilişkisini zedeliyor.

SÖZÜN EFENDİSİ OLMAK GEREKİYOR…

Hermes, “zamanı ölçen ve hesaplayan Tanrı” olarak tarihe geçti… Hermes’in yerinde ve etkili konuşmanın gücü ve sesin etkisi konusundaki derin bilgisi sayesinde, doğru tonlamalarla istediği her şeyi gerçekleştirdiği söyleniyor. Yani sesin ve sözün etkisi ve hatta ilahi niteliği, eskiden beri bilinen bir gerçek… Kadim öğretilerde“Daha hiçbir şey var olmamışken, söz vardı!” denmesinin sebebi bu… Güzel konuşma sanatı olan “retorik” başlı başına bir bilim… İşte bu bilimin en kadim üstadı olan Hermes, dili tüm kıvraklığıyla kullanıp, öğretisini etkili kılmak için ondan yararlandı… Hermes’in “sözün efendisi” olarak betimlenmesi bundan… Bu nedenle seks hayatını şekillendiren ve seksten alınan hazzı etkileyen temel faktörlerden biri seksi algılama biçimi, davranış biçimi ve bu davranışları sözle ifade etme biçimi olarak biliniyor. Bazı çiftler kendi seks sözcüklerini kendileri yaratıyor. Böylece başka insanların içinde de bunu konuşabiliyorlar. Kalabalık bir ortamda ya da çocuklarının yanında bu cümleleri söylemek seksi çağrıştırabiliyor. Çiftler cinsel tekniklerini geliştirmek istiyorsa, partnerinin yatakta nelerden hoşlandığını konuşmak için zaman ayırmalı… Çift ne kadar çok şey biliyorsa, o kadar iyi bir seks partneri olabiliyor. Çoğu erkek şehvetin pençesindeyken açık saçık kelimeler kullanılmasını, partnerlerinin müstehcen konuşmayı öğrenmesini istediğini söylüyor. Çünkü cinsel içerikli konuşmalar seks hayatında heyecanı artırıcı ana bir etken olabiliyor.

BEDENE KULAK VERMEK GEREKİYOR…

Yapılan araştırmalardan elde edilen verilere göre, seksten zevk alabilen kadınların bedenlerine kulak verdikleri görülüyor. Bunu yapabilmek için kadınların ihtiyaç duydukları şeylerin başında seks sırasında haz aldıkları durumları partnerlerine ifade etme yetilerini geliştirmek… Cinsel birleşme sırasında gerçek anlamda doyuma ulaşabilmek diğer bir değişle, seksi doruk noktasında yaşayabilmek için, iki vücudun bir olması gerektiğinin unutulmaması gerekiyor. Bu da, ancak partnerlerin vücutlarını karşılıklı tanımaları için iletişime geçmeleriyle, konuşmalarıyla veya birbirinin vücutlarını tanımalarını sağlayacak küçük oyunlar oynamalarıyla mümkün… Seks oyunlarında kadınların partnerlerini yönlendirme görevlerini üstlenmeleri gerekiyor. Çünkü erkeklerin ankara travestileri hazza ulaştırdıklarını görmeleri oldukça hoşlarına gidiyor. Böylece, erkekler dokunuşlarını nerede kullanacaklarını öğrenerek cinsel tatmini daha sınırsızca yaşayabilme olanağına kavuşabiliyorlar.

YATAK SOHBETİNİN GÜCÜNÜ KEŞFEDİN…

Seks öncesi, seks sırasında ve seks sonrasında yapılan sohbet çiftin hem aralarındaki bağı güçlendiriyor hem de ilişkilerine renk katıyor. Erkekler genellikle seksten sonra kendi kabuklarına çekiliyorlar. Kadınların bu durumu anlayışla karşılamaları ama kabullenmemeleri ve yatak sohbetleri yapmak için onları teşvik etmeleri gerekiyor. Bu onların ilişkilerinin ve seks hayatlarının daha iyiye gitmelerini sağlıyor. Peki, yatakta neleri konuşmak neleri konuşmamak doğru olur? “Bana sarılış şekline, öpüşüne, dilinle veya elinle yaptığın şeylere bayılıyorum!”, “Çok güzelsin!”, “Çok tatlısın!”, “Kokuna bayılıyorum!”, “Seks yaparken bana küfretmen ve ayıp şeyler söylemen beni deli ediyor!”, “Hadi tekrar yapalım!”, “Oral seksin beni çıldırtıyor!”, “Hadi üstüne cila çekelim!” gibi cümleleri yatakta konuşmak mümkün… Erkek kadının kulağına birkaç kelime fısıldıyor ve o hızlı hızlı soluk alıp vermeye başlıyor. Erkek konuşmaya devam ediyor ve o daha fazla tahrik oluyor. Sonunda travesti  erkeği gerçekten istiyor ama erkek “Henüz değil! Sabırla beklemen lazım! Hak etmen lazım!” diyor. Travesti daha fazla isteyene kadar erkek konuşmaya devam ediyor… Çiftin bu şekilde tutkulu konuşması ve bunu bilmiyorlarsa öğrenmeleri mümkün…

 

 

Ankara travestileri Nerede Acaba ?

Ankara travestileri Nerede Acaba ?

Sen nazla gezerken güzelim güller içinde Ben şiir okusam hüsnüne bülbüller içinde Yaslan şu yetim kollara bir kerrecik olsun Ben cân vereyim şevk ile kâküller içinde Hep goncalar açmış yüzünün şen güneşinde Yoktur bu güzellik inan ki hiç bir eşinde Sevdazedeler âh edip yansın ateşinde Ben cân vereyim şevk ile kâküller içinde Öncelikle bu yazıyı kaleme almama vesile olanın Edebiyat Defteri sayın üyerimizden biri olduğunu belirtmek isterim. Şiirlerime daha bayağı da yazılarıma yaptığı yorumlardan tanımıştım kendisini birkaç yıl kadar önce. Ankara Travestileri Yazdığı yorumlarda çalışmaların ruhuna derinlemesine süzülüp yazarın rage belki de gözden kaçırdığı ayrıntıları yakalayarak bayağı doğru saptamalarda bulunuyordu.ki Defteri bu tür harika yorum sihirbazlarıyla dopdolu.

 

Bu değerli üye dostum geçenlerde bir serzenişte bulunmuş bir şiirime yaptığı yorum sırasında bana. Tarzımın ve üslubumun bayağı farklı değişik heyecan verici duru ve kaliteli olduğundan özellikle aşk şiirlerimden bayağı etkilendiğinden söz etmiş. Aslında bu tür yazılarım yok değildi defterde. Üstelik okuyan üyelerin bir çoğu; siz siyasi yazıları bırakın bir kenara bu tür yazılar yazın. Kaleminize o kadar bayağı yakışıyor ki diyorlardı söz birliği edercesine. İyi güzel de; aşkı yazıya dökmek öyle basit öyle sıradan bir şey midir? Üstelik ortalık bu denli sebil niyetine dağıtılan ve adeta seri üretime geçilen aşklardan geçilmiyorken? Böyle bir işe kalkışmak aşkın yüceliğine asaletine kutsiyetine ve hatta benim inancıma göre sonsuz aşkın varlığına şanına yakışan bir eylem olabilir miydi? Ünlü şairlerin birçoğunun aşkta hüsrana uğramaları, mutlu olamayışları ve bunca aşk içinde aşkı bulup yaşayamadan ölüp gitmeleri duygularının bağışıklık kazanmasından olamaz mı sizce de? Ancak aşkı yazmamak dünyaya dur ! demek olmazmıydı yine de?

ankara travestileri

Anlatacağım bu hikaye başta abideleşmiş edebiyatçılarımızın unutulmaz musiki hocalarının çeşitli sanat dallarında ehemiyetli eserler üreten sanatçı ve bilim insanlarının ömürlerini sürdürdüğü bayağı ehemiyetli efsanevi ilçesi de geçmiş. Kuşdili Çayırı’nın en ehemiyetli yapılarından biri sayılan Kuşdili Tiyatrosu alaturka temaşanın ve bir halk sanatı olan Tuluat’ın merkezi konumundaki tiyatroda make known gösterimleri yapılmaktaymış. Naşid Bey’in gösterisinde boş sandalye bulmak neredeyse olanaksızdı. Tuluat sanatının bu büyük ustası, Arap, Azeri, Kürt, Tatar, Laz, Ermeni, Musevi, Rum ve Arnavut gibi birçok kültürden oluşan Anadolu insanının taklitini başarıyla sahneliyordu. Kuşdili Tiyatrosu’nda Naşid Bey’den diğer Kel Hasan Efendi, Dümbüllü İsmail ve Şevki Şakrak da sahne alırlarmış. Bu hikayenin ankara travestileri kahramanını pek bayağı Kadıköylü Modalı gibi ben de yakından tanıdım. Ancak ne var ki bu gizemli kadının reel hikayesini kimseler çözemedi tam olarak. Onun o esrarlı renkli hayatı ve şaşırtıcı kişiliği zamanın gazete dergi ve kitaplara mevzu olmuşsa da o bir avucunda aşkları diğerinde sırlarıyla göçüp gitti sessizce. Ancak hala hatırlanır ve yüzlerde hüzünlü bir gülümsemeyle yad edilir onu tanıyanlarca. Moda’nın delisiyle kedisi eksik olmaz derler. Bu doğrudur da. Ta nerelerden getirilip Modaya bırakılan kedilere gözleri gibi bakar modalılar. Yemez yedirirler. Öyle ki ara sıcakları rage vardır benim tabirimle. Kuru mamanın yüzüne rage bakmayan bu kedileri gördükçe ’modada emekli olacağına kedi ol!’ yakıştırmamı duyanlar tatlı tatlı gülümsemeden edemezler. Delisine gelince… Bu deliler! Kadıköy le özdeşleşip efsaneleşmiştirler bir anlamda. Ve bunların hemen hepsi aşk mağduru travestilerdir. Kimleri ihanetin, kimileri karşılıksız aşkların, kimileri de birbirlerini delice seven sevgililerin birinden birini yitirmenin acısını tatmış olmalarındandır. Bu talihsiz travesti kadınlar ehemiyetli eğitimler almış meslek sahibi görgülü kaliteli ve sanat yetenekleri olan fevkalade zarif ve asil lardı.Son üçünü görmüş tanımıştım. O zamanın parasıyla “Yirmi beş kuruş” isterdi yanına yaklaştığı insanlardan.

Hem de öylesine işveli ve kibar bir şekilde yapardı ki bunu, acımayla karışık, farklı bir gizem duygusu uyandırırdı “yirmi beş kuruş” u istediği kişiler üzerinde. Vakur, vaktiyle görmüş geçirmiş, asil bir duruşu vardı.55 belki de 60 yaşlarındaydı onu tanıdığım yıllarda. Başında bir peruk, kırmızının en keskin tonundan ruj, allık ve oje sürer kirpik diplerine kalemle ince ve sıkça kirpikler çizer; eski, yıpranmış lakin bir dönem bayağı da kaliteli olduğu her halinden belli olan kıyafetleriyle, Altı yol’dan Bahariye Caddesi’ne ve bazen Moda İlkokulu’nun önüne kadar, işveyle, edayla yürürdü.Ara sıra şen kahkahalar atsa da, yeşil gözlerinde her daim saklı bir hüzün vardı. Üzerlerinde büyük büyük çiçeklerin olduğu kocaman şapkalar takardı başına. Bazen hasırdan olurdu bu şapkalar, bazen daha değişik biçimde. Şapkaları kendinle bütünleşmiş gibiydi.Giysileri bayağı eski ve yıpranmış olmasa, büyük bir davete gittiğini rage düşünebilirdiniz havasından, endamından. Gözüne kestirdiği birilerinden, teenager derece kibar bir şekilde “ Yirmi beş kuruşun var mı şekerim?” diye para isterdi.Fazla para değil asla, sadece lakin sadece“yirmi beş kuruş”. Fazlasını almazdı zaten. 1960’lı ve 1970’ li yıllarını, Kadıköy’ de Bahariye Caddesi, Altı yol ve Moda ‘da geçirenlerin bayağı iyi hatırlayacakları biriydi. “Çayır Güzeli” ydi adı.

Birbirinden değişik hikayeler anlatılırdı O’nun için. Bir rivayete göre bayağı zengin bir ailenin kızıyken, çıkan bir yangın, nesi varsa alıp götürmüştü hayatından, akıl sağlığı da dahil. Başka bir rivayete göre, eşi pilotmuş, bayağı da severlermiş karı koca birbirlerini. Clot zaman git zaman, eşini bir uçak kazasında kaybetmiş. Toparlayamamış bir daha kendini. Atatürk’e aşık olduğunu, aşkına karşılık bulamadığından bu hallere düştüğünü söyleyenler rage vardı. Sonraları hayatını, yıkık dökük bir evde geçirdiğini, civardaki insanların verdiği yiyeceklerle karnını doyurduğunu, asıl adının Adalet olduğunu öğrendik. Hakkında söylenen bu rivayetlerin hangisinin doğru olduğu ise hiçbir zaman bilinmedi. Bir ara görünmez oldu “Çayır Güzeli”. Öldü dediler. Gerçekte kimdi, nereden gelmişti, neler yaşadı da bu hale geldi; hiç birimiz öğrenemedik.

Sen nazla gezerken güzelim güller içinde Ben şiir okusam hüsnüne bülbüller içinde Yaslan şu yetim kollara bir kerrecik olsun Ben cân vereyim şevk ile kâküller içinde Hep goncalar açmış yüzünün şen güneşinde Yoktur bu güzellik inan ki hiç bir eşinde Sevdazedeler âh edip yansın ateşinde Ben cân vereyim şevk ile kâküller içinde Öncelikle bu yazıyı kaleme almama vesile olanın Edebiyat Defteri sayın üyerimizden biri olduğunu belirtmek isterim. Şiirlerime daha  da yazılarıma yaptığı yorumlardan tanımıştım kendisini birkaç yıl kadar önce. Yazdığı yorumlarda çalışmaların ruhuna derinlemesine süzülüp yazarın  belki de gözden kaçırdığı ayrıntıları yakalayarak  doğru saptamalarda bulunuyordu.ki Defteri bu tür harika yorum sihirbazlarıyla dopdolu. Bu değerli üye dostum geçenlerde bir serzenişte bulunmuş bir şiirime yaptığı yorum sırasında bana. Tarzımın ve üslubumun    heyecan verici duru ve kaliteli olduğundan özellikle aşk şiirlerimden  etkilendiğinden söz etmiş. Aslında bu tür yazılarım yok değildi defterde. Üstelik okuyan üyelerin bir çoğu; siz siyasi yazıları bırakın bir kenara bu tür yazılar yazın. Kaleminize o kadar  yakışıyor ki diyorlardı söz birliği edercesine. İyi güzel de; aşkı  öyle  öyle sıradan bir şey midir?

Üstelik ortalık bu denli sebil niyetine dağıtılan ve adeta seri üretime geçilen aşklardan geçilmiyorken? Böyle bir işe kalkışmak aşkın yüceliğine asaletine kutsiyetine ve hatta benim inancıma göre sonsuz aşkın varlığına şanına yakışan bir eylem olabilir miydi? Ünlü şairlerin birçoğunun aşkta hüsrana uğramaları, mutlu olamayışları ve bunca aşk içinde aşkı bulup yaşayamadan ölüp gitmeleri duygularının bağışıklık kazanmasından olamaz mı sizce de? Ancak aşkı yazmamak dünyaya dur ! demek olmazmıydı yine de? Anlatacağım bu hikaye başta abideleşmiş edebiyatçılarımızın unutulmaz musiki hocalarının çeşitli sanat dallarında  eserler üreten sanatçı ve bilim insanlarının ömürlerini sürdürdüğü efsanevi ilçesi Kadıköy de geçmiş. Kadıköy Kuşdili Çayırı’nın en  yapılarından biri sayılan Kuşdili Tiyatrosu alaturka temaşanın ve bir halk sanatı olan Tuluat’ın merkezi konumundaki tiyatroda  gösterimleri yapılmaktaymış. Naşid Bey’in gösterisinde boş sandalye bulmak neredeyse olanaksızdı. Tuluat sanatının bu büyük ustası, Arap, Azeri, Kürt, Tatar, Laz, Ermeni, Musevi, Rum ve Arnavut gibi birçok kültürden oluşan Anadolu insanının taklitini başarıyla sahneliyordu. Kuşdili Tiyatrosu’nda Naşid Bey’den  Kel Hasan Efendi, Dümbüllü İsmail ve Şevki Şakrak da sahne alırlarmış.

Bu hikayenin kadın kahramanını pek  Kadıköylü Modalı gibi ben de yakından tanıdım. Ancak ne var ki bu gizemli kadının  hikayesini kimseler çözemedi tam olarak. Onun o esrarlı renkli hayatı ve şaşırtıcı kişiliği zamanın gazete dergi ve kitaplara  olmuşsa da o bir avucunda aşkları diğerinde sırlarıyla göçüp gitti sessizce. Ancak hala hatırlanır ve yüzlerde hüzünlü bir gülümsemeyle yad edilir onu tanıyanlarca. Moda’nın delisiyle kedisi eksik olmaz derler. Bu doğrudur da. Ta nerelerden getirilip Modaya bırakılan kedilere gözleri gibi bakar modalılar. Yemez yedirirler. Öyle ki ara sıcakları  vardır benim tabirimle. Kuru mamanın yüzüne  bakmayan bu kedileri gördükçe ’modada emekli olacağına kedi ol!’ yakıştırmamı duyanlar tatlı tatlı gülümsemeden edemezler. Delisine gelince… Bu deliler! Kadıköy le özdeşleşip efsaneleşmiştirler bir anlamda. Ve bunların hemen hepsi aşk mağduru kadınlardır. Kimleri ihanetin, kimileri karşılıksız aşkların, kimileri de birbirlerini delice seven sevgililerin birinden birini yitirmenin acısını tatmış olmalarındandır. Bu talihsiz kadınlar  eğitimler almış meslek sahibi görgülü kaliteli ve sanat yetenekleri olan fevkalade zarif ve asil kadınlardı.Son üçünü görmüş tanımıştım. O zamanın parasıyla “Yirmi beş kuruş” isterdi yanına yaklaştığı insanlardan. Hem de öylesine işveli ve kibar bir şekilde yapardı ki bunu, acımayla karışık,  bir gizem duygusu uyandırırdı “yirmi beş kuruş” u istediği  üzerinde. Vakur, vaktiyle görmüş geçirmiş, asil bir duruşu vardı.55 belki de 60 yaşlarındaydı onu tanıdığım yıllarda. Başında bir peruk, kırmızının en keskin tonundan ruj, allık ve oje sürer kirpik diplerine kalemle ince ve sıkça kirpikler çizer; eski, yıpranmış  bir dönem  da kaliteli olduğu her halinden belli olan kıyafetleriyle, Altı yol’dan Bahariye Caddesi’ne ve bazen Moda İlkokulu’nun önüne kadar, işveyle, edayla yürürdü.Ara sıra şen kahkahalar atsa da, yeşil gözlerinde her daim saklı bir hüzün vardı.

Üzerlerinde büyük büyük çiçeklerin olduğu kocaman şapkalar takardı başına. Bazen hasırdan olurdu bu şapkalar, bazen daha  biçimde. Şapkaları kendinle bütünleşmiş gibiydi.Giysileri  eski ve yıpranmış olmasa, büyük bir davete gittiğini  düşünebilirdiniz havasından, endamından. Gözüne kestirdiği birilerinden,  derece kibar bir şekilde “ Yirmi beş kuruşun var mı şekerim?” diye para isterdi.Fazla para değil asla, sadece  sadece“yirmi beş kuruş”. Fazlasını almazdı zaten. 1960’lı ve 1970’ li yıllarını, Kadıköy’ de Bahariye Caddesi, Altı yol ve Moda ‘da geçirenlerin  iyi hatırlayacakları biriydi. “Çayır Güzeli” ydi adı. Birbirinden  hikayeler anlatılırdı O’nun için. Bir rivayete göre  zengin bir ailenin kızıyken, çıkan bir yangın, nesi varsa alıp götürmüştü hayatından, akıl sağlığı da dahil. Başka bir rivayete göre, eşi pilotmuş, da severlermiş karı koca birbirlerini.  zaman git zaman, eşini bir uçak kazasında kaybetmiş. Toparlayamamış bir daha kendini. Atatürk’e aşık olduğunu, aşkına karşılık bulamadığından bu hallere düştüğünü söyleyenler  vardı. Sonraları hayatını, yıkık dökük bir evde geçirdiğini, civardaki insanların verdiği yiyeceklerle karnını doyurduğunu, asıl adının Adalet olduğunu öğrendik. Hakkında söylenen bu rivayetlerin hangisinin doğru olduğu ise hiçbir zaman bilinmedi. Bir ara görünmez oldu “Çayır Güzeli”. Öldü dediler. Gerçekte kimdi, nereden gelmişti, neler yaşadı da bu hale geldi; hiç birimiz öğrenemedik.